İçeriğe geç

Akıcı okuma için ne yapmalı ?

Akıcı Okuma İçin Ne Yapmalı? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Değerlendirme

Toplumsal Cinsiyet ve Akıcı Okuma İlişkisi

İstanbul’un kalabalık sokaklarında, toplu taşımalarda ya da işyerinde sıkça gözlemlediğim bir şey var: İnsanların okuma alışkanlıkları ve okuma hızları toplumun farklı kesimlerinden gelenler için farklılık gösteriyor. Özellikle kadınların okuma pratiği, çoğu zaman sosyal normlarla şekilleniyor. İşyerlerinde, çoğu zaman bir kadın çalışanı daha fazla yazılı materyali okurken görürsünüz; çünkü evde de, toplumda da kendisine verilen roller gereği bilgi toplamak, okumak ve öğrenmek onun üzerindeki toplumsal baskılardan biri olmuştur.

Örneğin, bir gün otobüsle işe giderken yaşlı bir kadının elinde okuduğu romanı fark ettim. Yavaşça sayfa çeviren bu kadının kitap okuma biçimi, zihninde sabırlı ve dikkatli bir sürecin işlediğini gösteriyordu. Ancak onun arkasında, metroda ayakta duran genç bir adamın telefonundan bir şeyler okuduğunu fark ettim; okuma süresi hızlı, ancak anlamlandırma derinliği oldukça sığdı. Burada toplumsal cinsiyetin etkisiyle, kadınların daha fazla okuma ve derinlemesine anlamlandırma eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz.

Kadınların okuma alışkanlıkları toplumda cinsiyet rollerine dayalı bir biçimde şekillenirken, erkeklerin daha hızlı, geçici okumalar yaptığı gözlemlenebilir. Erkeklerin okumadaki hızları ve okumalarını yönlendiren baskılar, onların hızlı tüketim alışkanlıklarını da pekiştirebilir. Bu bağlamda, akıcı okuma becerisinin geliştirilmesi için kadınların karşılaştığı engellerin ve erkeklerin hızlı okuma tarzlarının toplumsal cinsiyet perspektifinden ele alınması gerekir.

Çeşitlilik ve Farklı Okuma Yöntemleri

Çeşitlilik, insanların kültürel, etnik, dilsel ve sosyoekonomik farklılıklarına dayalıdır. İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde bu çeşitlilik gözle görülebilir. Toplumun farklı kesimlerinden gelen bireylerin okuma biçimleri de çeşitlilik gösterir. Örneğin, Kürtçe veya Arapça konuşan bir birey, Türkçe bir metni okurken dilsel bariyerlerle karşılaşabilir. Bu, akıcı okuma becerisinin sadece dil bilme kapasitesine değil, aynı zamanda kültürel farkındalık ve çevresel etmenlere de bağlı olduğunu gösterir.

Bir gün sokakta yürürken, etnik kimliği ve dilsel engelleri nedeniyle okuma konusunda zorluk çeken bir grup genç gördüm. Türkçe’deki kelimeleri anlamakta zorlanan bu gençler, her bir cümlede kelimeyi birkaç kez tekrar ederek okumaya çalışıyorlardı. Akıcı okuma bu gençler için daha fazla çaba ve zaman gerektiriyordu. Çeşitli okuma yöntemleri, özellikle okuma hızını artırmak için pratikler geliştiren farklı gruplar için önemli bir araç haline gelmiştir. Bu noktada eğitim sistemlerinin, kitapların ve ders materyallerinin çeşitliliği yansıtan içeriklerle zenginleştirilmesi, okuma becerilerinin geliştirilmesine katkı sağlar.

Sosyal Adalet ve Akıcı Okuma

Sosyal adalet, bireylerin eşit fırsatlara sahip olması gerektiğini savunur. Eğitimde eşitlik sağlanmadığı sürece, akıcı okuma becerisi de toplumun her kesimi için ulaşılabilir olmayacaktır. Örneğin, düşük gelirli bölgelerde yaşayan çocuklar, kaliteli eğitim materyallerine ve okuma fırsatlarına ulaşmakta zorluk yaşayabilir. Bunun en belirgin örneğini bir gün, Sultanbeyli gibi düşük gelirli bir semtte gördüm. Orada yaşayan genç bir çocuğun, okuma kitaplarının yerine, sadece devlet tarafından verilen zorunlu ders kitaplarıyla yetinmeye çalıştığını gözlemledim.

Bu çocuklar için akıcı okuma bir hayalden ibaret olabilir. Çünkü çevre, eğitim materyalleri ve öğretmenlerin motivasyonu onların gelişim sürecini doğrudan etkiler. Sosyal adalet bağlamında, her bireye eşit fırsatlar sunulması, okuma alışkanlıklarının toplumun her kesimi için güçlenmesini sağlar. Eğer okuma pratikleri ve akıcı okuma teknikleri, toplumsal sınıflara göre ayrımcılık yaratıyorsa, okuma becerileri sadece zengin ve iyi eğitimli kesimler için bir ayrıcalık olacaktır.

Sonuç: Herkes İçin Akıcı Okuma

Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden bakıldığında, akıcı okuma sadece bireysel bir beceri değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele haline gelir. Her birey için farklı engellerin ve fırsatların bulunduğu bu dünyada, okuma alışkanlıklarını daha erişilebilir hale getirmek için toplumsal cinsiyet rollerine, dilsel engellere ve sosyoekonomik faktörlere dikkat edilmesi gerekir.

İstanbul sokaklarında, toplu taşımalarda ya da işyerlerinde gördüğüm insanlardan yola çıkarak şunu söyleyebilirim: Akıcı okuma herkes için ulaşılabilir olmalı. Toplumsal engelleri aşmak, herkesin eşit şekilde okuma becerilerini geliştirmesini sağlamak için toplumun her kesimi için fırsatlar yaratılmalıdır. Bu, sadece bireysel bir hedef değil, aynı zamanda sosyal bir sorumluluktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino mecidiyeköy escort
Sitemap
piabella